a great poem to translate

Thread: a great poem to translate

Tags: None
  1. mehmet05_5's Avatar

    mehmet05_5 said:

    Default a great poem to translate

    HATIRLAMA

    Ne zaman elime bir kalem alsam
    Sana seslenmek geliyor içimden
    Güzelliğini hatırlıyorum bir yaz günü
    Yine gemiler geçiyor uzaklardan
    Biz yosun kokulu rıhtımlarda el ele
    Şehirlerden İstanbul, aylardan temmuz

    Ne zaman elime bir kalem alsam
    Geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz
    Ne zaman elime bir kitap alsam
    Hep seni okuyorum inanır mısın
    istiyorum seni anlatmalı bütün romanlar
    Sevilen kadın hep sen olmalısın.

    Ne zaman elime bir kibrit alsam
    Yine İstanbul'u yakmak geçiyor aklımdan
    Bu sensiz sokakları, bu evleri
    Bu plajları bu denizleri
    Sensiz kaldığım bu şehri tüm yakasım geliyor
    Yine alev alev bir istanbul düşünüyorum
    Ve çaresiz yaktığım bütün sigaraların
    Dumanlarında seni görüyorum.

    Ne zaman elime bir fırça alsam
    Yüzünü çiziyorum kapılara, duvarlara
    Bir bir hatırlıyorum bütün hatlarını
    Gözlerini dudaklarını saçlarını
    Baktığım her yere gölgen düşüyor
    Dokunduğum her şeyde senin sıcaklığın
    Sonra dağlar, denizler giriyor aramıza
    Gitgide büyüyor uzaklığın

    Ne zaman elime bir kadeh alsam
    Delicesine sarhoş olmak istiyorum
    İçkiler seni hatırlatıyor yine
    Kırıyorum birbiri ardınca kadehleri
    Artık hiç bir şey kâr etmez biliyorum
    Ne dost, ne içki, ne aşk, ne kadın
    Gözlerimde yıllardır eşsiz olan
    Değişmeyen bir sen varsın

    Ne zaman elime bir ayna alsam
    Gözlerimden korkuyorum, bakışlarımdan
    Bu seni unutamayan benden korkuyorum
    Uçurum çizgiler, kara gölgeler
    Bir sonun belirtileri yüzümde yer yer
    Karşımdaki yüz sefil bir akşam
    Hep sana sesleniyorum duyuyor musun
    Ne zaman elime bir kağıt alsam.

    ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
    İt is impossible to see you,if i dont have my dreams
     
  2. pinar85's Avatar

    pinar85 said:

    Default

    Here it is:


    Do not remember / (or) / Remembrance / HATIRLAMA

    Whenever i take a pen in my hand / Ne zaman elime bir kalem alsam
    I feel like calling to you / Sana seslenmek geliyor içimden
    I remember your beauty in a summer day / Güzelliğini hatırlıyorum bir yaz günü
    Vessels are are passing by again from distant / Yine gemiler geçiyor uzaklardan
    We are hand-in-hand in mossy smelling harbours / Biz yosun kokulu rıhtımlarda el ele
    City is Istanbul, the month is july / Şehirlerden İstanbul, aylardan temmuz

    Whenever i take a pen in my hand / Ne zaman elime bir kalem alsam
    We live the past again with you / Geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz
    Whenever i take a book in my hand / Ne zaman elime bir kitap alsam
    I always read you, would you believe it / Hep seni okuyorum inanır mısın
    I want that all novels should tell about you / istiyorum seni anlatmalı bütün romanlar
    The beloved woman should be always you / Sevilen kadın hep sen olmalısın.

    Whenever i take a match in my hand / Ne zaman elime bir kibrit alsam
    Burning Istanbul crosses my mind again / Yine İstanbul'u yakmak geçiyor aklımdan
    These streets without you, these houses / Bu sensiz sokakları, bu evleri
    These beaches, these seas / Bu plajları bu denizleri
    I feel like burning up all this city i stay without you / Sensiz kaldığım bu şehri tüm yakasım geliyor
    I am thinking of a flaming Istanbul again / Yine alev alev bir istanbul düşünüyorum
    And in the smokes of all cigarettes i did light up desperately, i see you / Ve çaresiz yaktığım bütün sigaraların Dumanlarında seni görüyorum.

    Whenever i take a brush in my hand / Ne zaman elime bir fırça alsam
    I draw your face on doors, on the walls / Yüzünü çiziyorum kapılara, duvarlara
    I remember your (body) lines one by one / Bir bir hatırlıyorum bütün hatlarını
    Your eyes, your lips, your hair / Gözlerini dudaklarını saçlarını
    Your shadow falls on wherever i look / Baktığım her yere gölgen düşüyor
    Your warmness in everything i touch / Dokunduğum her şeyde senin sıcaklığın
    Then mountains, seas come between us / Sonra dağlar, denizler giriyor aramıza
    Your distance gets more by time / Gitgide büyüyor uzaklığın

    Whenever i take a wine-glass in my hand / Ne zaman elime bir kadeh alsam
    I want to get drunk like crazy / Delicesine sarhoş olmak istiyorum
    Drinks remind of you again / İçkiler seni hatırlatıyor yine
    I break the glasses one after another / Kırıyorum birbiri ardınca kadehleri
    Nothing will be useful anymore, i know it / Artık hiç bir şey kâr etmez biliyorum
    Neither friend, drink, love, woman / Ne dost, ne içki, ne aşk, ne kadın
    there is only you unchanging, inimitable in my eyes for years / Gözlerimde yıllardır eşsiz olan Değişmeyen bir sen varsın

    Whenever i take a mirror in my hand / Ne zaman elime bir ayna alsam
    I fear my eyes, my looks / Gözlerimden korkuyorum, bakışlarımdan
    I fear this "me" who can not forget you / Bu seni unutamayan benden korkuyorum
    Cliff lines, black shadows / Uçurum çizgiler, kara gölgeler
    The signs of an end on my face in patches / Bir sonun belirtileri yüzümde yer yer
    The face opposite me is a poor evening / Karşımdaki yüz sefil bir akşam
    I always call to you, do you hear it / Hep sana sesleniyorum duyuyor musun
    Whenever i take a paper in my hand / Ne zaman elime bir kağıt alsam.
    Last edited by pinar85; 09-02-2008 at 02:43 PM. Reason: edited title due to its ambiguous meaning
    In generosity and helping others be like a river...
    In anger and fury be like dead...
    In tolerance be like sea...
    Either appear as you are, or be as you look...