Attila Ilhan - Ben sana mecburum

Thread: Attila Ilhan - Ben sana mecburum

Tags: None
  1. narmerdrink said:

    Default Attila Ilhan - Ben sana mecburum

    I know it's a long song but I hope someone can translate it.

    ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    büyüdükçe büyüyor gözlerin
    ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum
    ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    bu şehir o eski istanbul mudur
    karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    sokak lambaları birden yanıyor
    kaldırımlarda yağmur kokusu
    ben sana mecburun sen yoksun
    sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
    fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    durup köşe başında deliksiz dinlesem
    sana kullanılmamış bir gök getirsem
    haftalar ellerimde ufalanıyor
    ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    ben sana mecburum sen yoksun
    belki haziran'da mavi benekli çocuksun
    ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    kötü rüzgar saçlarını götürüyor
    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    bu kurtlar sofrasında belki zor
    ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    hayır başka türlü olmayacak
     
  2. ilkin said:

    Default

    i didn't know it was composed. can i have a link to the song?

    Ben Sana Mecburum

    ben sana mecburum bilemezsin
    adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    büyüdükçe büyüyor gözlerin
    ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum

    ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    bu şehir o eski istanbul mudur?
    karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    sokak lambaları birden yanıyor
    kaldırımlarda yağmur kokusu
    ben sana mecburum sen yoksun

    sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    birkaç hayat çıkarır yaşamasından
    hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor
    eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    durup köşe başında deliksiz dinlesem
    sana kullanılmamış bir gök getirsem
    haftalar ellerimde ufalanıyor
    ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    ben sana mecburum sen yoksun

    belki haziranda mavi benekli çocuksun
    ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
    belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
    kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    bu kurtlar sofrasında belki zor
    ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    hayır başka türlü olmayacak
    ben sana mecburum bilemezsin

    i'm bound to you

    i'm bound to you, you can't know
    i keep your name in my mind like a nail
    your eyes get bigger and bigger
    i'm bound to you, you can't know
    i'm warming me inside with you

    the trees are getting prepared for the autumn
    is this city that old istanbul?
    the clouds are breaking up in the dark
    street lamps are suddenly on
    smell of rain on sidewalks
    i'm bound to you, you're not here

    to love is sometimes sordidly frightening
    one gets tired suddenly at a nightfall
    because of living in captivity at the mouth of a razor
    sometimes his passion breaks his hands
    extracts several lives from his life
    sometimes whichever door he knocks
    a naughty humming of loneliness behind it

    a poor phonograph is playing in fatih
    a friday from the olden times is playing
    if i stop and listen at a corner undisturbed
    if i bring to you an unused sky
    the weeks are moldering in my hands
    whatever i do, whatever i hold, wherever i go
    i'm bound to you, you're not here

    maybe you're the blue dotted child in june
    oh, no one knows you, no one
    a cargo boat is leaking at your lonely eyes
    maybe you're getting on a plane at yeşilkoy
    maybe you're soggy, getting the shiver
    maybe you're blind, broken, in haste
    a bad wind is taking your hair away

    whenever i think of a life
    maybe it's hard in this table of wolves
    shameless, but without soiling our hands
    whenever i think of a life
    saying "be quiet" i'm beginning with your name
    your secret seas are moving through me inside
    no, it won't be any other way
    i am bound to you, you can't know


    ____
    aysel git başımdan!
     
  3. narmerdrink said:

    Default

    Thank you very much Ilkin
     
  4. ilkin said:

    Default

    you're welcome, friend.