Translation Ben Seni Seviyordum Sen Bilmiyordun

Thread: Translation Ben Seni Seviyordum Sen Bilmiyordun

Tags: None
  1. 777darkangel777's Avatar

    777darkangel777 said:

    Red face Translation Ben Seni Seviyordum Sen Bilmiyordun

    can anyone translate this into english please i relly want to know what it says thank you

    Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.

    Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına
    düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte.
    Güldüğün zaman yukarıya bakardın. Yukarı kalkan
    başın ve gülen gözlerin vardı, ne güzeldiler...

    Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.

    Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler. Duvarlara,
    vitrin camlarına kaldırımlara çarpıyordu. Geri dönüyordu
    çoğalarak. Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum
    herşeyi, her şeyi erteleyişim oluyordun. Kalp ağrısı
    oluyordun, birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun.
    Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk. Dönemeçler geçiyor,
    köprüler göze alıyor ve bazen tekin olmayan suların
    üzerinden atlıyorduk. Cesurduk... Ufuk çizgisi maviydi,
    gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller.

    Ben seni seviyordum, bilmiyordun.

    Sevinçlerim oluyordun arasıra, sen hiç bilmiyordun.
    Sonra herhangi biri oldun. Bütün sevinçlerim bittikten
    sonra yağmurlar yağdı serin haziran akşamları...
    Sonra bir gün uzaktan gördüm seni. Saçların
    bana inat, başın her şeye meydan okuyarak.
    İşte yine aynı... Kalbimi acıttın. Her zamanki gibi.
    Değiştik sanıyordum.

    Ve sen yine bilmiyordun.
     
  2. Steena's Avatar

    Steena said:

    Default

    See if this thread is of any use for you
    होता है जो होना है ... वक़्त ही शायद खुदा है ...
    कौन कहता है आदमी अपनी किस्मत खुद लिखता है?
     
  3. ayten said:

    Default I loved you and you didn`t know that

    Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.
    (I loved you and you didn`t know that)
    Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına
    (I was watching your hair which is behind your ear)
    düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte.
    (and your nose is different from everyones)
    Güldüğün zaman yukarıya bakardın.
    (When you laughed, you looked up)
    Yukarı kalkan
    başın ve gülen gözlerin vardı, ne güzeldiler...
    (You had a head which was up and shining eyes, what was lovely)
    Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.
    (You didn`t know, I loved you)
    Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler.
    (My heart was not big enough to carry what I thought)
    Duvarlara,
    vitrin camlarına kaldırımlara çarpıyordu.
    (They were hitting the walls, shop windows and pavements)
    Geri dönüyordu
    çoğalarak.
    (They were coming back increasingly)
    Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum
    herşeyi, her şeyi erteleyişim oluyordun.
    (I was postponing everything wherever I heard your voice, you were my postponing my life)
    Kalp ağrısı
    oluyordun, birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun.
    (You were my heartache, you were names of the streets walking on together)
    Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk.
    (The seasons were passing and we were growing up)
    Dönemeçler geçiyor,
    köprüler göze alıyor ve bazen tekin olmayan suların
    üzerinden atlıyorduk.
    (We were going hard times, risking and sometimes overcoming dangerous things)
    Cesurduk...
    (We were brave)
    Ufuk çizgisi maviydi,
    gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller.
    (The horizon was blue, the sunset was always orange and all the cloves were red)
    Ben seni seviyordum, bilmiyordun.
    (I loved you but you didn`t know)
    Sevinçlerim oluyordun arasıra, sen hiç bilmiyordun.
    (You were my gladness now and then, but you never knew)
    Sonra herhangi biri oldun.
    (Afterwards you were an ordinary one)
    Bütün sevinçlerim bittikten
    sonra yağmurlar yağdı serin haziran akşamları...
    (It rained in cool June evenings after my all gladness was over)
    Sonra bir gün uzaktan gördüm seni.
    (Then one day I saw you far)
    Saçların
    bana inat, başın her şeye meydan okuyarak.
    İşte yine aynı...
    (Your hair and head challenging me and everything are the same again)
    Kalbimi acıttın.
    Her zamanki gibi.
    (You hurt my heart as always)
    Değiştik sanıyordum.
    (I tought it was different)
    Ve sen yine bilmiyordun.
    (And you didn`t know)