Originally Posted by
lordvider
that the past does not wipe off your laugh, // geçmişin senin gülüşünü silemediğini
that luggage does not burden your wings, // bavulun kanatlarına ağırlık yapmadığını
that the calendar does not go by too fast, // takvimin (zamanın) o kadar hızlı ilerlemediğini
that the dictionary stops the bullets. // sözlüğün (kelimelerin) kurşunları durdurabildiğini
that the blinds correct dawn, // körlerin şafak sökmesini giderdiklerini
that I want wins the war against I can, // "istiyorum"un "yapabilirim" ("olabilir") ile yaptığı savaşı kazandığını
that those ones who wait do not count the hours, // bekleyenlerin saatleri saymadığını
that those ones who kill are scared to death // öldürenlerin (katillerin) ölümden korktuğunu
that youll be dancing when the world comes to its end // dünyanın sonu geldiğinde dans edeceğini
that the stage will dye my grey hairs, // sahnenin gri saçlarımı boyayacağını
that you never get to know neither the how nor the when, // asla "nasıl" ya da "ne zaman"ı bilemeyeceğini
nor the two birds in the bush*, nor the yesterday, nor the tomorrow. // ya da çalılıktaki iki kuşu ya da "dün"ü ya da "yarın"ı (bilemeyeceğini)
that the heart does not become unfashionable, // kalbin modasının geçmeyeceğini
that the autumns will give your skin a tan, // sonbaharların tenini bronzlaştıracağını
that each night becomes a wedding night, // her gecenin düğün gecesi olacağını
that the honeymoon never finishes. // balayının asla bitmeyeceğini
that each night becomes a wedding night, // her gecenin düğün gecesi olacağını
that the honeymoon never finishes. // balayının asla bitmeyeceğini
that the truths have no complexes, // gerçeğin komplekslerinin olmadığını
that the lies look like a lie, // yalanların yalan gibi göründüğünü
that mirrors do not agree with you, // aynaların sana katılmadığını (aynaların seninle aynı düşünmediğini)
that you learn by seeing what you see. // sadece gördüklerini görerek öğrendiğini
that despair never knocks on your door, // kederin asla kapını çalmayacağını
that every dinner is like your last supper, // her akşam yemeğinin "son yemeğin" gibi olacağını
that being brave will not have too high a price, // cesur olmanın çok öneminin kalmayacağını
that being a coward will not be worth it. // korkak olmanın buna değmeyeceğini
that they do not buy you for less than nothing, // seni bir hiç uğruna satın almayacaklarını
that they do not sell you a faultless love, // sana hatasız bir aşk satmayacaklarını
that they do not lull you with fairy tales, // seni peri masallarıyla uyutmayacaklarını
that they do not close down the bar around the corner. // köşedeki barı kapatmayacaklarını
that the heart does not become unfashionable, // kalbin modasının geçmeyeceğini
that the autumns will give your skin a tan, // sonbaharların tenini bronzlaştıracağını
that each night becomes a wedding night, // her gecenin düğün gecesi olacağını
that the honeymoon never finishes. // balayının asla bitmeyeceğini
that each night becomes a wedding night, // her gecenin düğün gecesi olacağını
that each moon is a honeymoon. // her ayın balayı olacağını